Nissan Qashqai e-Power: Türkiye’ye En Uygun Hibrit

Dünya elektrikli araçlara yönelirken, ülkemizde gelişmekte olan altyapının henüz yetersiz olmasından dolayı, elektrikli araç satın almak isteyenlerin kafasında soru işaretleri oluşmakta. Bu soru işaretlerinden dolayı elektrikli araç satın almaktan vazgeçenlerin sayısı, yadsınamayacak kadar fazla. Şarj istasyonunda yarım saat mola vermek istemeyen Türk kullanıcılar, çareyi şarj gerektirmeyen modellerde aramakta. Piyasada çeşitli hibrit teknolojileri yer alırken, şarj etmeyi gerektirmeyen en mantıklı çözümü Nissan getirdi, e-Power. Ama bu yeni bir teknoloji değil.

2010 yılında ortaya çıkan Chevrolet Volt/Opel Ampera modeli, tam elektrikle sürülebilen ve içten yanmalı motorun jeneratör görevi gördüğü ilk araçtı. Bu sistemin bir benzer versiyonunu e-Power adı altında satışa sunan Nissan, içten yanmalı motorunu hep en verimli devir aralığında kullanarak üretilen elektriği küçük bir bataryada depolayıp tekerlekleri elektrik motoruyla hareketlendirmeyi hedefleyen bir sistem. Sistemin yakıt tasarrufu sağlaması, uzun menzil sunması gibi avantajları olsa da ağırlık artışına neden olması unutulmamalı. Sürüş yaparken karşılaştığım “torque steer”, hissiz direksiyon, zayıf ses yalıtımı gibi dezavantajlarına rağmen satış rakamları iyi olan bir araç Qashqai e-Power. Süspansiyon konforu önceki nesline göre çağ atlamış olan Qashqai, bilinenlerden şaşmayan bir otomobil olmuş. Önceki neslinde de sınıfında hiçbir şeyi en iyi yapmayan ama her şeyi ortalama yapan bir otomobildi, şimdi de aynı trendi devam ettiriyor. Alt donanım seviyelerinde, eski neslinde bir çok şeyi sunmayan Qashqai, bu özelliğini ne yazık ki yeni modele de taşımış. 2023 model bir araçta analog gösterge paneli görmek, hele ki hibrit ve bu sınıftaki bir modelde görmek üzücü. e-Power modellerinde arka süspansiyonun torsiyon sunulması büyük bir eksi. Alt donanımlarda sunulmayan 12.3 inç dijital gösterge paneli, kablosuz Apple Car Play ve alt donanımlarda rakiplerine göre düşük otonom sistem sunulması da dezavantaj.

Muhafazakar bir model olan Qashqai, eski tasarım dilini pek bozmadan ilerlemeyi tercih etmiş. Ön yüzündeki sansasyonel far tasarımı haricinde, bir önceki neslin silüetine sahip olan model bir eski nesline göre fazla büyümemiş. Eskiden sınıfından ortalama boyutlar sunan Qashqai, artık sınıfının küçüklerinden biri denilebilir. Rakiplerinin daha uzun dingil mesafesi, daha büyük bagaj ve daha büyük hacimler sunduğu yerde bu boyut Qashqai’nin hanesine eksi olarak işlenir. Tasarım olarak sade ve şık olan Qashqai,” yeni arabam olsun ama çok da dikkat çekmesin” diyenler için uygun bir tasarım diline sahip.

Qashqai, kötü bir araba değil. Ne aradığını tam bilmeyenleri tatmin edecek bir otomobil. Ortalama bir tasarım, ortalamanın üstünde konfor, ortalama bir hacim. Direksiyona ilk oturduğunuzda kolaylıkla sürebildiğiniz Qashqai, iyi görüş açıları ve iyi bir oturma pozisyonuna sahip. Koltuğun yanal desteklerinin zayıf olması nedeniyle virajda sizi kavrayamayacak olsa da aracı virajlarda zorlamak istemeyeceksiniz. 0-100 hızlanması sırasında direksiyonun sola çekmesi bir heyecana neden olsa da yüksek hızlarda aracın ivmesi yazılımsal olarak azaltılmış. Düşük yakıt tüketimiyle sürebileceğiniz Qashqai e-Power, içten yanmalı motorun ne zaman çalıştığını anlamayacağınız kadar yumuşak çalıştırmayı başarıyor. Türkiye’de altyapının henüz yaygınlaşmamasından dolayı ve müstakil ev sayısının çoğu ülkeye göre az olmasından dolayı, jeneratör olarak benzin kullanıp bununla elektrik üreterek uzun menziller elde etmek çok tutacak bir mantık Türkiye özelinde. e-Pedal modunda rejeneratif frenleme fena olmasa da aracı tamamen durdurmamakta.

Havalandırma ve klima butonlarını fiziksel olarak sunan Qashqai’nin iç mekanında fiziksel tuşların tercih edilmesiyle beraber ilk oturuşta daha kolay bir şekilde araca adapte olabiliyorsunuz. Küçük vites selektörü de vites seçimini birçok rakibine göre hızlandırmakta. İç mekanda dokunduğunuz yerlerin malzeme kalitesi iyi olsa da iç mekanın biraz renklendirilmesi gerektiği kanısındayım. Bir önceki neslinde bu kadar göze batmasa da artık araçların iç mekanlarında daha açık renkli malzemeler tercih edilmekte.

Qashqai, ufak dokunuşlarla kendi kurduğu sınıfın en iyisi olabilir. Benim Nissan’a kızdığım nokta ise kendi kurduğu sınıfta bu kadar geri düşmesi. Peugeot, tilkat karumesi araç üreten ve satış rakamları hep kötüye dönen bir markayken 3008 ile bu sınıfın lideri oldu, satışlarını geliştirdi ve marka algısını yükseltti. Yaptığı şey ise sınıf standartlarını sunup tasarım ile ön plana çıkmaktı. Otomobilde en düşük maliyetle geliştirebileceğin şey tasarımdır. Bir tasarım diline tutulup başka bir yönden kendini geliştiremiyorsan gerilemeye mahkumsun. Ana akım üreticilerin hepsi bir yönden en iyi olmaya çalışmakta, Peugeot tasarımla, Citroen konforla, Skoda pratik özellikleri ile ön planda. Bu konuda Nissan’ın geleceği ise şüpheli bir durumda. Benzer durumları yaşayan Seat kapanma eşiğinde. Otomotivde marka sayısında azalma görmemiz tam elektrikli araçlara geçerken çok sık görebileceğimiz bir durum olarak düşünüyorum. Opel’in, Jaguar’ın, Suzuki’nin, Honda’nın ve Volkswagen’in geleceğini de eğer ciddi adımlar atmazlarsa parlak görmüyorum, Nissan gibi. Ülkemizde satışta sadece 3 modeli kalan Nissan, 2023 yılında 20 bin adetten daha az araç satmış olacak, çoğu rakibinin yarısından daha az. Peki siz Nissan Qashqai’yi nasıl buldunuz?

Araç için değerli arkadaşım Halil Şekerci’ye teşekkür ederim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir